Evlilik = İş Bölümü

Neden evleniyoruz biz?

Evlilik kavramı, dünyada insanlar var olmaya başladığı andan itibaren karşımıza çıkan bir konu. Elbette evlilik için hepimizin geçerli veya geçersiz bir sebebi var. Bazen de üzülerek söylüyorum: hiçbir neden olmaksızın “zamanım geldi diye evleniyorum” diyen birileri ile de karşılaştım bu hayatta. 

Kimisi bir aile kurup yalnız kalmamak için evleniyor. Kimisi soyum devam etsin, soyadım yürüsün veya yaşlılıkta beni bakan gözeten çocuklarım olsun diye evlenebiliyor. Bazı aileler de tam olarak sorumluluk sahibi olamayan, ev içinde sürekli problem yaşatan veya ruhsal bir rahatsızlığı olan bireyi başından atmak için evlendirebiliyor. Bazen sadece cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için evliliği düşünenler de var. Aile içi problemlerden kaçıp yeteri kadar tanıyıp düşünme fırsatı bulmadan evlenen kızlarımız da var bu ülkede.

Ama bazıları da vardır ki evlikteki temel amacı; aidiyet duygusu, sevme ve sevilme ihtiyacını karşılamak ve hayatı paylaşmak. Öyle ya da böyle herkesin evlenmesi için onlarca sebep sayabiliriz.

Evlilik kurumu elbette tüm toplumlarda ve dinlerde kabul görmüş kutsal bir müessese. Bu müesseseyi kurmak bazı kültürde olabildiğince zor. Her şeyden önce ciddi bir maddi birikim gerektirir evlilik. Paran yoksa düğün yapmak neredeyse imkânsız. Yâda gelenek denen bir takım inanışlarla, borçlanarak düğün yapılabiliyor. Sonrasında uzunca yıllar borç ödeyerek evliliğin en güzel yıllarını maddi sorunlarla geçirmek zorunda kalabiliyor çiftler.

Bu kadar sıkıntı ve aşama kaydettikten sonra çiftler neden mutlu olamaz?

Evlenmeden önce uzun yıllar tanışmış olmasına rağmen bile bazı çiftler evliliğin ilk altı ayında ayrılık kararı alabiliyorlar. Peki, ama neden?

Göreve başladığım ilk yıllarda Sağlık Bakanlığınca düzenlenen Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Eğitimi aldım. Uzun yıllar bu alanda hem sağlık çalışanlarına hem de halka yönelik eğitimler vererek kadına yönelik aile içi şiddetle mücadele konusunda farkındalık etkinliklerinin içinde görev yaptım. Bu eğitimlerde katılımcılara genel olarak hep şu mesajı verdik: Evlilik = İş Bölümü!

Yapılan araştırmalarda mutlu bir evliliğin en temel sebebi, sadece maddiyat, sağlık, sevgi, saygı hoşgörü olmadığı ortaya kondu. Bir evlilikte zaten maddiyat, sevgi ve saygı olması zorunlu bir durum.  Ama mutlu bir evliliğin sırrı aslında doğru bir iş bölümünden geçiyor. Sadece eşlerden birinin evin tüm yükünü omuzlaması bir süre sonra tükenmişlik hissini beraberinde getiriyor. Tükenen eş ise, evliliğin tek başına yürütülecek bir müessese olmadığının farkına vardığı andan itibaren havlu atıyor tabiri caizse. O nedenle mutlu bir evliliğin temelinde doğru bir iş bölümü yatıyor.

İş bölümünden kastım şudur ki; çiftlerin ikisi de her işi yapması gerekmiyor. Örneğin kadın sadece yemek yapabilir ve erkek her defasında bulaşıkları yıkıyorsa bunu da doğru bir iş bölümü kabul edebiliriz. Kadın hiç perde takmayabilir ya da erkek hiç araba kullanmayabilir. Veya araba kullanan bir kadın, arabasının yağını değiştirip su ilave edebilir. Ama belki hava filtresinin değişmesi gerektiğini bilemeyebilir. Bir kadın araba sürebiliyor diye arabanın her yönünü bilip anlamak zorunlu olmamalı. Ancak benzin istasyonunda arabasının lastiklerini pek ala şişirebilir. Araba işi erkek işidir veya mutfakta yemek pişirmek kadının işidir demek pek de doğru bir iş bölümünü tanımlamaz. Kadın da eğer istiyorsa araba kullanmalı, erkek de bebek bezi değiştirmeli ve yeri geldiği zaman çocuğunu da yıkayabilmeli.

Gelir getiren bir işte çalışan kadın, ev işlerinin tamamını eşinin desteğini almadan yaparsa çok geçmeden evlilik hayatı olumsuz yönde etkilenmeye başlar. Ve her türlü yardım arayışına rağmen eşten destek göremezse tükenmişliğin verdiği buhranla ayrılık kararı alması an meselesi olabilir. Aynı durum erkekler içinde geçerli. Hem para kazanıp ailesinin geçimini temin eden erkek hem de eve gelip evin bütün işlerini tek başına yürütüyorsa o evde de bir sorun olduğu açıkça ortaya çıkar. Bir süre sonra çiftlerden erkek olan taraf evliliği sonlandırma yoluna gidebilir.

Etrafımızdaki çiftlere şöyle bir göz ucuyla bakalım. Hangi çiftler daha mutlu? Hangi çiftlerin arasında güzel bir iş bölümü var?

Ha bu arada bir konuya daha dikkat çekmekte fayda görüyorum. Özünde gerçek manada ahlaklı, vicdanlı ve dinimizdeki evlilik kurumunun yeri ve önemini göz önünde bulundurarak yaşayan kişilerin evlilik hayatında çözüm bulunamayacak sorunlarının çok da fazla olabileceğini düşünmüyorum. Ama maalesef günümüzde İslam ahlakına göre yetiştirilmiş, ahlak ve vicdan sahibi erkek ve kadınları bu çağda bulmak iğneyle kuyu kazmaya benziyor.  Zira gençlerde sabır ve sebat etme gibi huyları görmek pek de mümkün görünmüyor. Karşılıklı anlayış ve hoşgörü doğru bir evlilik için olmazsa olmazlardan.

Her türlü alınan profesyonel destek ve aile danışmanlığı, gösterilen sabra rağmen iyiye gitmeyen, çiftlerin her ikisinin de mutlu olmadığı bir evliliği de sürdürmenin kimseye bir faydası yok. Aksine mutsuz çocuklar yetişmesine zemin hazırlamış oluruz. Bir toplumun sağlıklı nesiller yetiştirebilmesi her şeyden önce huzurlu bir ailelere sahip olmasıyla mümkün olabilir. O nedenle çocukları olan çiftlerin sorunlarını ivedilikle çözmesi gerekir.

Unutmayın Kusursuz Evlilik Yoktur!

 

                                                                                                                        Umay AYTİN

                                                                                                                    Sosyal Çalışmacı

 

  • PAYLAŞ :